Bilindiği
gibi 28 Şubat 2016 tarihinde 88. Oscar ödül töreni gerçekleşti. Gecede bana
göre en dikkat çeken nokta 2015 Oscar ödüllerine göre çok daha dengeli ama aynı saygı derecesinde bir ödül töreni
gerçekleşmesiydi. Ha yine siyahi bir komedyen ırk esprileri yaptı, bizzat
sunduğu ödülleri eleştirdi (eleştiri sebebi neden siyahi bir oyuncunun bu sene
Oscar'a aday falan olmamasıydı, e hocam biz ne yapalım o zaman ? 1 tane Türk
ağız tadıyla ülkemizden katılamadı şu ödüllere ?? Belki sorunu biraz da
kendinde aramak lazımdır ne dersin ha ? ) ama en azından Sean Penn çıkıp
Innarutu'ya 'Lanet olası Meksikalı' demedi.(Bu olay geçen sene oldu, pozitif
ayrımcılık saçmalığına zemin için bu espri yapıldı, sonrasında gülündü bilmem
ne işte) Sevgili Oscar, seni seviyoruz ve saygı duyuyoruz, ne olursun şu renk
üzerinden pozitif ayrımcılık saçmalığını bırak, ne olursun. Ben artık bir
insanın siyahi ya da beyaz olmasının birçok durum ve şartta kimsenin umurunda
olmadığını düşünüyorum, en azından benim değil. Aynı anda hem Ku Klux Klan'a
hem de Black Panther'a lanet olsun diyerek ödülleri ana hatlarıyla incelemeye
koyuluyorum.
Şunu
hemen söyleyeyim geçen sene Boyhood'un hakkı yenildi arkadaş! Bunu yine
söylüyorum, hep de söyleyeceğim. Birdman harika filmdi fakat yine de Boyhood'un
hakkı olan 'En İyi Film Ödülü'nü bir şekilde gasp etti.
Tahmin
edersiniz ki bu sefer 'En İyi Erkek Oyuncu'dan başlayacağım. Leonardo
DiCaprio... Bunca yıl alması gereken ödülü hep talihsizlikler ve bence zaman
zaman da burun farkıyla alamadı. 9GAG ergenlerinin ağzına düştü, dalgalar
geçildi, üzerinden şakalar yapıldı... Hepsini bir kenara bırakırsak
DiCaprio'nun hakkı gerçekten yenildi. Dalga geçilecek bir şey de yoktu, bu
kadar kaliteli bir oyuncuya gecikmiş bir ödüldü. 'Revenant' filmi, oyuncunun
sadece oyunculuğunu değil , sanatla olan ilişkisini de bizlere bir kez daha -bu
sefer çok çok sertçe- kanıtladı. Meşhur ayı sahnesindeki çekim teknikleri,
oyunculuk ve ışığın kullanılması (ya da kullanılmaması) muazzamdı. Ben o
sahneyi izlerken istemsizce ayağa kalktığımı fark etmiştim, tamam bu benim
çılgınlığım, sinemaya karşı normalin biraz daha ötesinde duygularımın olması
evet. Ama çok iyiydi, tebrik ediyoruz Leo.
'En İyi
Yönetmen' ödülünü 2. kez alarak artık anıtlaşan Innarutu'ya söylenecek çok bir
şey kalmadı. Geçen seneki filmi 'Birdman' her ne kadar 'Boyhood''un hakkı olanı
gasp ettiyse de yönetmenlik konusunda geçen sene de bu sene de sonuna dek hak
etti. Kim bilebilirdi ki 'Babel'i çeken adamın bir gün buralara geleceğini...
Tebrik ediyoruz.
Senenin
en güzel filmlerinden olan Bridge of Spies (Spielberg) da maalesef yalnızca
Sovyet Ajanı rolünde oynayan Mark Rylance ile en iyi yardımcı erkek oyuncu
ödülünü alabildi. Bu film önemli bir filmdi, esasında tüm Oscarları toplamaması
gelecekteki sinemaya biraz yardımcı oldu. Görece daha genç olanlar ödülleri
aldılar iyi oldu. Soğuk kanlı 'Demir Perde' ajanı rolünü muazzam oynadın ama
Mark Rylance, tebrik ediyoruz.
Brie
Larson gencecik yaşında 'En İyi Kadın Oyuncu' ödülünü kaptı. Ben zaten sırf
güzelliğine bile 10 dalda verirdim de neyse. Tebrik ediyoruz.
Senenin
en sağlam bombalarından birisi daha o törendeydi. Mel Gibson abimizden
bildiğimiz Mad Max, Fury Road ile katıldı. 5 dalda Oscar'ı da kapıverdi. Film
gerçekten çok ilginçti. Aksiyona yeni bir boyut kazandırdı. Aksiyon hakikaten
sanatsal bir perspektiften izleyiciye sunulmuştu. Makyajı, ses kurguyu, ses
miksajı , kostümü, yapım tasarımı alarak tam manasıyla ödüle boğuldu.
Öğrendiğim kadarıyla Cannes'da da yarışacakmış film, orada iş yapar mı
bilmiyorum ama son yıllarda izlediğim en garip ve aynı anda en sıkı
filmlerdendi. Tebrik ediyoruz.
Ve en
iyi film ödülü... D-Max sunucularının bile hiç ihtimal vermediği , konusu son
derece klasik diyebileceğimiz 'Spotlight' gecenin en önemli ödülünü 'En İyi
Film' ödülünü kaptı. Bu kimsenin beklemediği bir şeydi fakat gerçekleştiğinde
de kimse tepki vermedi. (En azından geçen sene Boyhood ödülü alamadığında
verilen tepki verilmedi, Ruffalo sağolsun mu desek ne desek ? ) Tebrik ediyoruz.
Geldik
hiç ödül alamayan, son zamanlarda okuduğum en iyi bilim-kurgu kitabı olan The
Martian'a. Bu , bana göre tamamen yönetmen Ridley Scott abimizin suçudur.
Yanlış anlaşılmasın Alien'i , Blade Runner'ı, Hannibal'ı ağzımız açık izledik
hocam. Ama sen güzelim bir mizahla baştan sona döşenmiş The Martian için ''Ben
mizah değil bilim-kurgu çektim yeaa'' diye tavır alırsan aha böyle olur işte. Sulu Mark
Watney yerine hayatta kalma mücadelesi veren Mark Watney izledik lan! Lan falan
dediğime bakmayın, film süper ötesiydi ama romanın tamamen dışına çıkılmıştı.
Hiçbir şey alamadı ama yine de tebrik ediyoruz.
Tamam
değerlendirme bittiyse biraz magazine girelim hadi. Arkadaş Naomi Watts 'ın
elbisesi neydi yahu , değerli taşlardan mı yaptırmış? Yazının altında giysilere
bakabilmeniz için bir link bırakırım ama hakkaten neydi yahu ? Geçen sene Boyhood'la ödüle kavuşan bu sene
de güzelliğinde zerre oynama olmayan Patricia Arquette neydi peki ? Bunlar ne
kadar güzel kadınlar böyle ? Zaten
Jennifer Lawrence'a bir şey diyemiyorum biliyorsunuz, Açlık Oyunları yazımı
okuduysan hatuna karşı hislerimin çok ciddi olduğunu bilirsiniz. Burayı
okuyorsa kendisiyle bir çay içmek istediğimi bilsin.Siz de olur da denk
gelirseniz iletin Jennifer'a, 12. mıntıka selamıyla selamlıyorum onu.
Bitti mi, bitmedi...
İçimin yağlarını eritmeyi her defasında başaran, baştan sona
hakaret kokan Altın Ahududu ödüllerine gelelim. Bilmeyenler için bu ödül, en
kötüler ödülüdür, çoğunlukla kendisini bir halt sananlara verilir. Bu ödülü kim
mi aldı ? 50 Shades of Grey... Ne oldu lan ? Değişik değişik sevişiyordunuz
falan ? Benim gibi yalnız adamların
gazabı sizi böyle bulur işte, hep ensenizdeyiz, aşkı ve tutkuyu başka boyutlara
taşıyan tipler sizi... Sonuna kadar hak ettiler bu ödülü, tebrik ET-Mİ-YO-RUZ.
ANAYURT OTELİNİN AYLAK ADAMI
https://www.youtube.com/watch?v=61Pgbe5J8H4 (yazıda bahsedilen link)
0 yorum(lar):