Bursa Ulu Cami Mimarisi ve Sırları
|
Bursa Ulu Cami Dış Görünüşü- El Çizimi |
Türk mimarisinin bize bıraktığı en görkemli eserlerinden biridir. Evliya Çelebi’ye göre Bursa’nın Ayasofya'sıdır ve birçok İslam alimine göre İslam’ın beşinci kutsal mekanı olarak gösterilmektedir. Tarihi dokusu, yirmi kubbeli oluşu, şadırvan bulundurması, duvarlarındaki yüzlerce el yazması hat sanatları ve meşhur tarihi minberi ile Bursa Ulu Cami en değerli kültürlerimizden biridir.
Peki Ulu Cami neden yirmi kubbeliydi?
Bunun cevabı için o devrin tarihine inmemiz gerekecek. Ulu Cami Osmanlı Devletinin dördüncü hükümdarı olan Yıldırım Beyazıt ve mimarı Ali Neccar tarafından 1396-1399 yılları arasında yapılmıştır. Niğbolu zaferi öncesinde Allah'a yalvaran Yıldırım Beyazıt zafer halinde yirmi cami yaptıracağını vaat etmişti.Fakat damadı Emir Sultan'ın önerisi üzerine yirmi kubbeli bir cami yapımının daha mantıklı olduğunu kabul etmiştir ve zaferden kazanılan ganimetler cami yapımına harcanmıştır.Ancak 1402 yılındaki Ankara savaşından sonra Beyazıt Timur'un eline düşmüştür. Osmanlı Devleti 11 yıl sürecek olan fetret devrine girmiştir. Maalesef bu yıllarda caminin kaderi pekte parlak olmamıştır. Timur camiyi ahır olarak kullanmıştır.1403 yılında ise Moğol şeyhi Emir Bedrettin camiyi yaktırmıştır. Caminin tekrar ibadete açılması ise 1421 tarihini bulmuştur. Ayrıca 1 Mart 1885 yılındaki deprem sonrası 17 kubbesi çökmüş.1889 yılındaki yangından da hasar görmüştür.
|
Bursa Ulu Cami Mimari Planı |
Diğer İbadethanelerden Şaşırtıcı Farkları:
Bursa Ulu Camiyi diğer camilerden
farklı kılan bir diğer özelliği ise namaz kılma kapasitesi bakımından Türk
tarihinin en büyük ibadethanesi olmasıdır. Evet aklınıza Süleymaniye ya da
Sultan Ahmet gelebilir. Süleymaniye ve Sultan Ahmet’in tek kubbeli olması,
kubbenin yüksek olması ve geniş avluya sahip olması insanda bu algıyı
oluşturabilir. Ulu Caminin alçak tavanlı olması, yirmi kubbeli ve çok sütunlu
olması insanda küçük cami olduğu izlenimini doğurabilir. Lakin durum aslında
tam tersidir.
|
Bursa Ulu Cami İçi |
Şadırvan. Orta kubbenin altında 18 köşeli
harika bir şadırvan bulunur. Bu şadırvanın yapılma nedeni şöyle rivayet edilir:
Cami yapımı için o bölge alınmak istenir fakat arazi sahibi Yahudi bir kadındır
ve arazisini vermek istemez. Bunun üzerine kadının arazisi zorla alınır.
Sonradan zorla alınan yerde namaz kılınmaz fikri ile şadırvan yapımına karar
verilir.
|
Bursa Ulu Cami Şadırvanı
Bu şadırvan ile ilgili ilginç bir bilgi paylaşayım sizlere. Eğer giderseniz(muhakkak gidin)caminin içinde yüzünüzü okşayan bir rüzgar hissedeceksiniz. Bu rüzgar caminin engebeli bir arazi üstünde olmasından kaynaklanır ve doğal klima görevi görür. Suyun bir özelliği de kötü kokuyu çekmesidir. Bu şadırvan sayesinde camide oluşan kötü koku hava sirkülasyonuna kapılıp su sayesinde büyük bir bölümü temizlenmiş olur. Tek kelime ile harika!
Ulu Caminin bir harika tarafı da duvarlarında bulunan kendine özgü duvar yazılarıdır. 21 hattat tarafından yapılmış 45 levha 87 duvar yazısı ile bu alanda birinci sıradadır. Bu levhalarda en çok Allah c.c isimleri, ayetler, hadis-i şerifler ve manalı sözler vardır. Konuları ise iman, amel, adalet, sabır, şükür, namaz, hac ve ibadet gibi değerlerden bahsedip ders vermektedirler. Ulu caminin her duvarında VAV harfleri yazlıdır ancak en meşhur VAV harfi bu resimdekidir. Bir rivayete göre Hızır’ın(as) bu VAV harfinin önünde namaz kıldığı söylenir.
|
Meşhur Vav Harfleri
Caminin İçine Sığdırılmış Galaksi:
Ünlü Minberin Yakın Pozu
|
Evet, buraya kadar bu görkemli yapının diğer camilerden ayıran birçok
farkından bahsettim. Ama şimdi anlatacağım özelliği ise bir camide bir daha
asla rastlamayacağınız türden. Minber. Tarihi minber. Bu minber bütünüyle
kainatı temsil ediyor. Minberi mihraba bakan tarafında güneş sistemimizi diğer
tarafında ise galaksi sistemi işlenmiştir.
|
Minberin Soldan Görünüşü |
Bu minber üzerine işlenmiş
şekillerin sırrını çözen araştırmacımız Fevzi ÜLGÜ ALSANCAK, minberin doğuya
bakan cephesine güneş sisteminin; batıya bakan cephesine ise galaksi sisteminin
işlendiğini keşfetmiştir. Fevzi’nin bir diğer iddiası ise minberin her iki
yüzünde de yer alan 3’lü ve 12’li dolap kapılarının Türk boylarını temsil
ettiğini savunmakta. Minberde kendi imzasını da bulunduran minber ustası aynı
zamanda kündekari sanatçısı olan Devaklı Abdülaziz oğlu Mehmet’tir.
Kündekari sanatı
ile yapılmış bu eşsiz eserin 6666 adet abanoz ağaç parçasından hiçbir
yapıştırıcı kullanılmadan vücuda gelmesi ilginç özellikleri arasındadır. Bu
özellik halk arasın da bu sayının Kuran-ı Kerim’in ayet sayısına denk
gelmesiyle açıklanmaktadır.
|
Minberin Soldan Görünüşü ve Üzerinde ki Güneş Sistemi |
O zamanlar dünyanın yuvarlak olup olmadığı tartışılırken bir minber
ustasının bu kadar astronomi ilmini nerden bildiğine şaşırmamak elde değil. Ama
bir şey gerçek ki o devirde İslam ve Türk bilginlerinin astronomi, matematik ve
uzay bilimlerinde Batının ne kadar önünde olduğu düşünülürse bu tarihi minberin
tesadüf olmayacağı anlaşılır sanırım. Başarı tesadüf değildir.! Saygılarımla…
Türk Baroku
|
0 yorum(lar):