Reklam

Mimarlık Öğrencilerine Sorulan Dramatik Sorular



MiMARLIK ÖĞRENCİLERİNİNE SORULAN DRAMATİK SORULAR


      Merhaba değerli insanlar. Yaklaşık bir buçuk yıldır sizlere mimari ile ilişkili olan konulardan bahsetmeye çalıştım. Hep mevcut konular üzerinden ilerledim ancak bu sefer bir farklılık olsun istedim ve okuduğum(kazık)  bölümle ilgili biraz bahsetmek istedim. Keyifli okumalar.
Not: Anlatacaklarım mimarlık fakültesinde okuyanların duygu ve düşüncelerine göre değişiklik arz edebilir.
     İç mi Dış mı? Mimarlık zor mu? Yetenek istiyormuş galiba? Elle çizimin harika olması gerekiyormuş! Hiç uyumuyormuşsunuz abi? Gibi soruları kaç defa duydum hatırlamıyorum ve siz de bu soruları merak ediyorsanız artık bu gizeme bir son vermenin vakti geldi.


1)İÇ Mİ DIŞ MI?

İçi seni dışı beni yakar kardeşim. Hep te bu sorulur. İç ne dış ne? İçten ve dıştan kastınız nedir arkadaş. İç mimar içini yapıyor dış mimarda duvar çekip sıva mı atıyor. Bu mu yani… Yapmayın böyle şeyler, lütfen. İç mimarlık daha çok yapıların iç dizaynı ile ilgilenen yeni ve kolektif çözümler üreten kişidir. Biz ise ‘bastırarak söylüyorum’ dış mimar değiliz, mezun olunca unvanımız mimar oluyor. Mimar ise yapının içini, dışını, soyunu, sopunu çizen kişidir. Tabi ki de ilişkili oldukları için Mimar olan kişi kendisini geliştirdiği takdirde iç mimarlıkta yapabilir. Ve artık rica ediyorum lütfen bir mimarlık öğrencisine ya da mimara  iç mi dış mı diye sormayın.   

2)MİMARLIK ZOR MU?


Evet. Diğer soru lütfen. Şaka şaka... Ama zor. Lisansüstü eğitim alacaksın bölümü bitirdiğinde mimar olacaksın, bir dünya para alacaksın(söylentilere göre) ama bölüm zor olmayacak. Elbette zor olacak ve hatta iyi ki zor; yoksa her önüne gelen mimar olsaydı ortalığı Minecraf’ta(çok severek oynarım) çevirirdik galiba. Aslında okuması çok zevkli bir bölüm, ancak onu zor kılan bilgisinin çok olması... E ne var bunda der gibisiniz, haklısınız biraz açıklayayım. Örneğin bir proje çalışması esnasında ne çizeceğinizi, neyi çizeceğinizi, nasıl çizeceğinizi pek bilmezsiniz. Uzman kişilerin(hocalar) dediklerinden bir şey anlamazsınız, yardımcı da olmazlar(bazıları hariç) ve siz bu çaresizlikle abi ve ablalarınızın projelerinden bir şeyler didiklersiniz, oradan buradan öğrendiğinizi sandığınız yarım yamalak bilgilerle en temizinden  proje dersinden çakarsınız.  1 kere kaldıktan sonra bir aydınlanma evresi geçirirsiniz ve neyin nasıl olduğunu öğrenirsiniz.(Ben henüz aydınlanamadım)  

3)YETENEK İSTİYORMUŞ, ELLE ÇİZİMİN MÜKEMMEL OLMASI GEREKİYORMUŞ DOĞRU MU?


Yalan. Hem de külliyen. Hiç abartısız söylüyorum, daha önce hiç resim yapmamış olan bile okuyabilir. Bırakın bu dayatmaları efendim, kısıtlamayın insanları. Benim nice arkadaşlarım var iki şekil çizemeyen ama canavar gibi okuyor takır takır geçiyor.(Temsili değil) Yani yeteneğinizle ya da elinizi harika kullanmanızla mimar olmanın keskin bir bağı yok. Ama şu var elle çizimde başarılı iseniz bu size mutlaka bir artı olarak geri döner. Zaten bölüme girdiğinizde ‘Mimari İfade Teknikleri’ dersi adı altında size bir ders verilir. Burada T-cetveli ile Gönyenin dillere destan olan aşkı anlatılır. Onlara pergel, kalem silgi, 0.3mm kalem, daire şablonu, pistole, portmin gibi alet edevatta şahitlik eder ve teknik olarak bir şeyler kaparsınız.

 Beni en çok çeken T-cetvelinin kağıt üzerinde kayarken çizimi mahvetmesi…

4)FİNAL: SİZ UYUYOR MUSUNNUZ?


Ne uyuması efendim ne münasebet. Uyku ne arar la mimarlıkta. Bakın iyice dinleyin açıklıyorum sırrımızı: Biz fakülteye girdiğimize bize bir chip takıyorlar. Tabii ne sandınız işte o bizi uyumamaya programlıyor. Hatta o chip sayesinde insanlıktan çıkıyoruz o yüzden abidik gubidik yapılar tasarlıyoruz. Tövbe Yarabbim yaa.. Uyuyoruz kardeşim, bizde insanız uyumadan olur mu ya… İnsan dediğin uyur. Ha 1-2 saat uyuyoruz orası ayrı konu.  Hani ne var yani biraz az uyumuş nolur? Ne kadar da uykuyu tatili seven bir milletiz! İşleyen demir pas tutmaz arkadaşlar. Siz beni dinleyin uyumayın çalışın. Bide birbirine yakın iki tabiri burada açıklamak istiyorum birisi uyumak diğeri yatmak. Maalesef aynı şey değiller. Biz belki uyumuyoruz ama sürekli yatıyoruz. Atölye dersleri çok keyifli geçiyor. Derse giriş çıkış serbest derste yiyip içmek serbest hatta birdir bir, uzun eşek, körebe- yok daha pepeler-. Ve şunu da ekleyim her zaman için uyku düzenimiz böyle değil elbette çokça uyuduğumuz zamanlar da oluyor yani arada sırada, denk gelirse…  Gırgır bir yana Projenin ağırlık kazandığı ve diğer derslerin sınavları ve teslimlerinin olduğu haftalarda insanlıktan çıktığımız doğrudur lakin o haftaların dışında sizi temin ederim ki bizlerde sizin gibiyiz.

Yukarda anlattıklarım tamamen bir hayal ürünü değildir. İnanın yaşadığım gördüğüm şeyleri paylaşmaya çalıştım(Daha ilerde bakalım neler göreceğiz). Ayrıca bu yazı kesinlikle bir acıtasyon, depresif, atarlı giderli bir yazı da değildir, eğlence ve bilgi amaçlıdır. Okuduğunuz ve o kıymetli vaktinizi benimle geçirdiğiniz için size çok teşekkür ediyorum. Mutlu günler!  
Not:Detaylı bilgi için benimle irtibata geçebilirsiniz.

Türk Baroku

0 yorum(lar):