Büyük
Tartışmaya Bilimsel Açıklık:
Uzaylılar, Dünya dışı
zeki varlıklar
Merhaba herkese, tüm bu evrenin yaşayan varlıkları.
Umarım iyisinizdir, bu eğlenceli konuda “uzaylılar” ve onlara bilimsel
açıklamalar ile çok şaşıracağınız bazı vakalar bulacaksınız.
Bu soru genellikle şu şekilde sorulur: “Sence
uzaylılar var mı?” İlk olarak şu hatayı düzeltmekte fayda var: Bilimde “sence”
ya da “bence” olmaz. Elbette düşüncelerinizi ve iddialarınızı destekleyebiliriz
ama sadece “Bence var ya!” ya da “Yok yahu, bence yok, uzaylı neymiş haha!”
demeyle olmaz. Bilimsel bir tartışma yapılmayacaksa, son derece bilimsel olan
bu konuda bir yere varılamaz zaten. Ben, her zaman olduğu gibi, son derece
agnostik olunması gereken bu hassas konuya, bilimsel olarak yaklaşacağım. Sizleri
uyarmak isterim ki bundan sonra okuyacaklarınız mutlak bilimsel gerçeklikler
içerir, şaşırırken dikkatli olmanız dileğimle, iyi okumalar. Video olarak ise burada bulabilrsin:
Dünya dışı zeki varlık nedir:
“Uzaylının” en basit tanımı Dünya dışında ki yaşam
formu denebilir. Bu bakımdan NASA’nın da kabul ettiği gibi başka bir gezegende
ki bir bakteri de bir “uzaylıdır”. Zeki uzaylı, ya da Dünya dışı zeki yaşam
formu dediğimiz ise, düşünebilen ve bilinçli olarak icatlar yapabilen bir canlı
türü olarak açıklanır. Biz bugün ki yazımızda Dünya dışı zeki varlıklarla
ilgileneceğiz.
UFO konusu aklınıza gelmiş olabilir, kısa bir
açıklamada bu konuda: UFO’lar ve bu konuda elimizde “maalesef” hiçbir kanıt
olmamakla birlikte SETI (Dünya Dışı Akıllı Yaşam Araştırması/Araştırma
Enstitüsü) gezegenimizde bu konuların uzman ve karar merciidir. Onlarında
dediği gibi 3 tane bilimsel açıklanamamış (aslında açıklanmış—yazının devamında
bahsedeceğim) vaka dışında geriye kalan aklınıza gelen her şey, tüm fotoğraflar,
videolar (1 tanesi hariç), şahitler, sözde itiraflar hepsi yalan. Neden mi?
Çünkü biz şu an da (ve 1970lerden beri, uzun süredir) Dünya’nın yörüngesinde ki
20 cm’den büyük tüm cisimleri takip ediyor ve nerede olduklarını biliyoruz. Şu
an da Güneş sisteminde ki 30 metreden büyük tüm cisimler neredeyse
kataloglandı, izleniyor ve izlenilmeye devam ediyor.
Elimizde ki var olan 3 tane gizemli vakaya geçmeden
önce sizlere biraz ilginç sayısal veri ve bir paradokstan bahsedeceğim, ki bu
konuyu ve arka planında ki bilimselliği basitçe anlayalım.
Fermi Paradoksu: Fermi
paradoksu, dünya dışı uygarlıkların var olma olasılığının gayet yüksek olduğuna
dair tahminlerin varlığı ile bunu doğrulayacak herhangi bir kanıtın ya da
temasın yokluğu arasındaki çelişkiyi ifade eder.
Evrenin yaşının büyüklüğü ve muazzam sayıda yıldızın
varlığı ile birlikte, hayat için Dünya'nın tipik bir gezegen örneği olduğu
varsayımı da göz önüne alındığında, dünya dışı yaşamın yaygın olması gerekir.
(Birazdan bunun hesaplarını ve çok ilginç sonucu beraber yapacağız). Bu
önermeyi 1950'de bir öğle yemeği sırasında tartışan fizikçi Enrico Fermi şu
soruyu sordu: "Eğer Samanyolu dahilinde yüksek sayıda ileri dünya dışı
uygarlık mevcutsa, neden uzaylılara ait uzay araçları ya da sondalar gibi
kanıtlara rastlamıyoruz?" Konunun daha detaylı incelendiği tartışmalar,
Michael H. Hart'ın 1975 tarihli bir makalesiyle başladı. Bu sebeple paradoks,
zaman zaman Fermi-Hart paradoksu olarak da adlandırıldı. Konuyla ilişkili bir
başka soru da Büyük Sessizlik olarak bilinir: "Uzayda yolculuk zor olsa
bile, eğer dünya dışı yaşam yaygınsa, en azından bu uygarlıklara ait radyo
sinyallerini duymamız gerekmez mi?" (Birazdan şaşıracağımız bir bilgide bu
konudan gelecek)
Fermi paradoksunu, dünya dışı yaşamın var olduğuna
ilişkin kanıtları bulmaya çalışarak, ya da böyle bir uygarlığın insan algısının
dışında var olabileceğini savunarak çözmeyi deneyenler oldu. Bu çalışmalara
karşı çıkanlar ise, zeki dünya dışı yaşamın var olmadığını ya da insanların
asla temas kuramayacağı kadar nadir olduğunu savundu.
Hart'ın makalesi ile birlikte, dünya dışı yaşam
hakkında bilimsel teoriler ve olası modeller üretmeye yönelik çalışmalar için
büyük çaba harcanmaya başladı. Bu çalışmaların çoğundaki teorik referans
noktası Fermi paradoksu oldu. Bu problemi doğrudan ele alan pek çok bilimsel
çalışma yapıldığı gibi, problemle ilgili çeşitli soruların cevapları da
astronomi, biyoloji, ekoloji ve felsefe gibi disiplinlerde arandı.
Astrobiyoloji alanının ortaya çıkmasıyla birlikte, Fermi paradoksu ve dünya
dışı yaşamın varlığı sorusu disiplinler arası bir yaklaşımla ele alınmaya
başladı. (Neden yoklarsa yoklar, bunların cevaplarını yazının sonunda
bulacaksınız)
Fermi
paradoksunun kullandığı temel denklem:
Drake denklemi: (Green Bank Denklemi ya da yanlışlıkla Sagan denklemi olarak
da bilinir) dünya dışı yaşam arayışında önemli bir denklemdir.
Bu
denklemde:
N iletişim kurmayı umabileceğimiz
uygarlıkların sayısı
R* Hesabın yapıldığı galakside yıllık
yıldız oluşma miktarı
fp Bu yıldızlardan kaç tanesinin
gezegene sahip olduğu
ne Gezegene sahip yıldız başına düşen
toplam yaşama elverişli gezegenlerin ortalama sayısı
fl Bu gezegenlerin arasında herhangi
bir şekilde yaşama uygun bir ortamın oluştuğu gezegen sayısı
fi Bu yaşama elverişli gezegenlerden
kaçında akıllı hayata geçildiği
fc Bu tür uygarlıklardan uzayda
varlıklarına dair tespit edilebilir sinyal bırakabilecek kesim ya da tespit
edebilecek kesimin varsa ihtimali
L Bu tür bir uygarlık tarafından
uzayda yayınlanan tespit edilebilir sinyalin süresi
Samanyolu galaksisi üzerinde basit ve ortalama bir
hesap yaparsak (tüm kesin olmayan tahmini bilgilerin ortalamasını
alırsak—mesela samanyolu galaksisinde 100 milyar-200 milyar civarında yıldız olduğu
biliniyor biz bunu denklemde 150 milyar olarak alacağız).
Unutmayın
sadece samanyolu galaksisi için hesaplıyoruz (en güncel verilerle):
R*:
NASA’nın ve ESA (Avrupa Uzay Ajansı) verilerine göre bizim galaksimizde 7/yıl:7
fp:
0.97, bizim galaksimizde bir yıldızın %97 ihtimalle gezegeni var
ne:
5 bizim galaksimizde bir yıldızın sahip olduğu ortalama gezegen sayısı, galaksimizde ki gezegenlerin ortalama %30’ı
yaşanılabilir bölgede bulunuyor ve son olarak %25 su olma ihtimali var,
kısacası ne=~0.4
fl:0.13,
biz varız tek bilinen ve bunun dışında bunu tüm evrenin yaşına göre oranlarsak
fi=1,
bizler, Dünyalılar az çok zekiyiz, şimdilik tek bilinen
fc=0.1,
her hangi bir vakitte kurulmuş olan bir uygarlığın(bizim galaksimizin içinde)
sinyalleri ve iletişimi keşfetmiş olma ihtimali.
L=
Bizim evrimimizin başlangıcından bu güne geldiğimiz süreyi göz önünde
bulundurarak (burada ortalama değeri değil mantıklı en kötü ihtimali hesaba
alacağım), 304
N(sonuç)=10.73
Yani
10 tane uygarlığın varlığından bizim ya da onların bizlerin varlığın haberdar
olması lazım. Bir de bir 11.nin var olma ihtimali %73.
Tüm değerlerin en kötü ihtimalini
değerlendirdiğinizde, samanyolu galaksisinde bizden başka bir yaşamın
sinyalinden dolayı bilmemiz gereken uygarlık sayısı:1.5; biz artı %50 ihtimalle
bir uygarlık daha.
Şimdi hesaplarımızı bir üst boyuta
taşıyalım ve evren için hesaplayalım. Belirttiğim gibi en kötü ihtimalleri
girdi olarak aldığımızda 150 milyar yıldız bulunan bizim galaksimiz için 1.5
çıkmıştı. Evrende bizim galaksimiz Samanyoluna çok benzeyen ve yaklaşık aynı
miktarda yıldız içeren galaksi sayısı en “kötü” ihtimalle, saydığımız kadarı
ile (daha saymadıklarımızı ve varsayımları hesaba katmıyorum, bu sayımlar ve
kataloglamalar 1920lerden beri çok büyük titizlikle yapılıyor) 100 milyar.
Basitçe 100 milyar çarpı 1.5 (100.000.000.000x1,5) = 150 milyar. 150 milyar
tane başka uygarlık var olma ihtimali ve bizim en az 10bin-50 milyarının
arasında sinyallerini bulabilme şansımızın olması gerektiği hesaplanıyor. Fakat
bir vaka dışında bu gerçekleşmedi. İşte zaten buna bundan dolayı Fermi
paradoksu diyoruz.
Hala neden bulamadığımıza ve onaylanmış bir sinyale
geçmeden önce size neden uzaylıların bilim-kurguda bizlerden daha zeki
olduğunun tasvir edilmesinin sebebini açıklayacağım. Çünkü gerçekten de
bizlerin Güneş sistemi ve gezegenimiz çok genç. Çok yakınlarımızda (astronomi
ölçüleri ile yakın) çok daha yaşlı gezegenler var. Eğer orada bir yaşam varsa
bizlerden çok daha yaşlı olması ihtimali bizlerle aynı ya da daha genç olma
ihtimallerine göre çokça yüksek. Tabi ki onların bizlerden daha önce ortaya
çıkması sonuç olarak bizlerden teknolojide her zaman daha ileride olduğu/ ya da
olacağı anlamına gelmez ama bizlerden daha ileride olmaları kabul edersiniz ki
daha yüksek bir ihtimal.
Dünya Yaşam Formlarını Bulma Çabalarımız ve Onların, Biz Dünyalıları
Bulmaları için Yaptıklarımız:
Her şey 1850’ler de Ay’da yaşam olma ihtimalinin
ortaya atılması ile başladı. Birçok astronom Ay’a odaklandılar, daha sonra
iletişim için mumlar, büyük ışık kaynakları kullanıldı.
1900lere geldiğimizde bu sefer Tesla vardı sahnede. O
ve birçok astronom, elektrikle uğraşan insan ile Mars’ta yaşam olma ihtimali
üzerinde durdular. Hatta Tesla’nın bir devresi çok enteresan birkaç ses
yakaladı, bunlarında Mars’taki zeki varlıkların iletişim sinyalleri olduğunu
öne sürdü. (Daha sonra deney tekrarlandığında aynı sinyaller bulundu, ama
maalesef dinlediği ses Dünya’dan kaynaklanıyordu). Mars’a birkaç kere sinyal
dahi göndermeyi denediler. (Bu denemeler radyo iletişiminin gelişmesine çok
yardımcı oldular ayrıca.)
1924’te Mars’ın Dünya’ya yakın geçişi esnasında
Amerikan ordusu 2-3 km yükseklikte antenler kurdu ve büyük bir çevrede birkaç
gün boyunca her hangi bir radyo ya da sinyal kaynağının açılmasını yasakladı. Mars
dinlenildi, hiçbir şey bulunamadı. Her hangi bir mesaj alınması durumunda
çözmeleri için birçok profesör hazırdı ve geri cevap için donanımda mevcuttu.
1960’larda SETI kuruldu ve 70’lerin başından sonra
sürekli NASA ve ESA ile birlikte çalıştılar. Şu anda birçok yıldızlararası
mesaj gönderdiler ve mesaj gönderme projeleri üzerinde çalışmak ile birlikte, 7/24
sürekli Dünya’da birçok merkez sürekli 10larca yıldır uzayı dinliyor.
Gönderdiğimiz Yıldızlararası Mesaj Listesi, Tahmini Mesaj Alırsak Gelme
Süresi ve Mesaj İçerikleri:
·
Arebico
mesajı (1974)— Messier 13’e bir gönderim
·
Kozmik
Çağrı 1 (1999)— Yakınlarımızda bulunan Güneş gibi sitemlere 4 adet gönderim
·
Gençlik
Çağı Mesajı(2001-2. Milenyumun anısına, milenyum 2000de değildi, 2001deydi)—6
gönderim
·
Kozmik
Çağrı 2(2003)— 5 iletim
·
Dünya’dan
Bir Mesaj (2008) — Gliese 581’e 1 gönderim
·
Across
the Universe (2008)— Tüm banlardan, Evren’in bir çok noktasına yıldızlararası
müzik yayını, saatlerce sürdü. Uzayda yıldızlararası gönderdiğimiz ilk müzikti:
Beatles- Across the Universe
·
Dünya’dan
Merhaba (HFE, 2009)
·
Wow!’a
Cevap(2012)— Hipparcos 34511, Hipparcos 33277 ve Hipparcos 43587’ye 3er adet
gönderim
·
Yalnız
Sinyal (2013)
Bu mesajlardan Across the Universe ve
Dünya’dan Merhaba iletimleri her zaman ciddiye alınmaz çünkü müzik yayını her
hangi bir hedef almadan yayınlandı tek denk geleceği gök cismi ise 431 ışık
yılı uzaklığında, orada bir yaşam olması çok güç çünkü süper büyük bir yıldızın
sistemi vardır.(Özel yıldız tiği F7lb.) Ayrıca müzik yayını çok yüksek bilgi
oranı ile gönderildi, 128 kbit/s, 18 kW ile. Dünya’dan Merhaba sinyalinin en
büyük sorunu SETI’den ya da NASA’dan hiçbir uzman yoktu gönderim esnasında, bir
diğer sorun ise Dünya’da kullandığımız bilgisayar “binary” (1-0) sistemi ile
kodlanmış olarak gönderdi.
Geriye kalan 7 yıldızlararası mesaj 20
ile 69 ışık yılı uzaklıktaki yıldızlara gönderildi, Arecibo hariç, Arecibo
24.000 ışık yılı uzaklığa gönderildi. Bu 7 mesajdan ilk ulaşacak olan Dünya’dan
Bir Mesaj olacak, Gliese 581’e Libra’ya 2029’da.
Mesajarın
gönderildikleri tam yerler ve ulaşma tarihleri:
Yıldız
|
Tayin
|
Takımyıldız
|
Gönderildiği
Tarih
|
Varış-İletim
Tarihi
|
Mesaj
|
NGC 6205
|
Kasım 16,
1974
|
Tahmini: 25974
|
Arecibo
|
||
Mayıs 24,
1999
|
Kasım 2069
|
Kozmik
|
|||
Haziran 30,
1999
|
Şubat 2057
|
||||
?
|
Haziran 30,
1999
|
Ekim 2067
|
|||
Temmuz 1,
1999
|
Nisan 2051
|
||||
?
|
Ağustos 29, 2001
|
Şubat 2070
|
Çağı Mesajı
|
||
Eylül 3,
2001
|
Temmuz 2047
|
||||
Eylül 3,
2001
|
Aralık 2057
|
||||
?
|
Eylül 3,
2001
|
Ocak 2059
|
|||
?
|
Eylül 4,
2001
|
May 2057
|
|||
?
|
Eylül 4,
2001
|
Ocak 2059
|
|||
?
|
Temmuz 6,
2003
|
Nisan 2036
|
Çağrı 2
|
||
?
|
Temmuz 6,
2003
|
Ağustos 2040
|
|||
Temmuz 6,
2003
|
Mayıs 2044
|
||||
?
|
Temmuz 6,
2003
|
Eylül 2044
|
|||
Temmuz 6,
2003
|
Mayıs 2049
|
||||
Şubat 4,
2008
|
2439
|
||||
Ekim 9,
2008
|
2029
|
Dünya’dan
Bir Mesaj
|
|||
Ağustos 28, 2009
|
2030
|
Dünya’dan Merhaba
|
Amatör
yıldızlararası mesajlar ve kuruluşlar:
Poetica
Vaginal (1986)
Discovery
Channel Message (2005)[citation needed]
Craigslist
Messages (2005), (2005)
CNES
Cosmic Connexion (2006)
Doritos
Advert (2008)
RuBisCo
Message (2009)
Sent
Forever, http://www.sentforever.com
Penguin
UK
Küçük bir eklenti olarak Voyager 1,2
(Gezgin 1 ve 2) bir çok konuda ön ayak olmuştur. 1977’de atılan bu iki udyu
bizim Güneş sistemimizi yakından tanımamıza ve incelememizi sağladılar. Ayrıca
hala günümüzde kullanılan birçok yakın çekim gezegen fotoğrafları bu iki
uydudan elde edilmiştir. Ayrıca Carl Sagan’ın isteği üzerine Dünya’nın en
uzaktan fotoğrafını çektiler, soluk mavi nokta(Pale Blue Dot):
Bu fotoğrafta Dünya bir pikselden küçük bir alan
kaplıyor. Carl Sagan bu fotoğrafı tutarak hayatının sonlarına doğru o efsanevi
konuşmayı yapmıştı:” Bu bir pikselden az yer kaplayan soluk küçük mavi nokta,
bizim hayal ettiğimiz her şeyin geçtiği, annemizin, babamızın, sevdiğimiz
insanların, tanıdığımız herkesin ve bildiğimiz neredeyse tamamının olduğu yer.
Yüz yıllarca yapılan savaşların ve tarihi tüm kişiliklerin yaşadığı yer. Ve
daha bu fotoğraf güneş sisteminden çıkmadan çekildi…”diye devam ediyor. Devamı
için:
Gezginler uzay biliminde ki sahip oldukları yerin
önemi bilinir, ama onlar ayrıca çok önemli birkaç bilgi daha götürüyorlardı ve
bu görevin süresi 1 milyon yıl( evet doğru 1.000.000 yıl). Bazı tartışmalar
olsa da 2008’de tamamen Güneş sistemini terk etti ve ikisi de bize yakın iki
farklı güneş(yıldız) sistemine doğru gidiyorlar, saatte 54bin kilometrenin
üzerinde bir hızla. Tahminen 90bin ile 50 bin yıl içerisinde ulaşacaklar.
Üzerlerinde Carl Sagan’ın tasarladığı bir altın plak ve birkaç tane bilgi
içeren bir yazı var. Yazı tamamen evrensel dille yazıldı, ilk başta eğer bu
uyduyu anlıyorlarsa ve atomu keşfetmişlerse eğer Hidrojen atomunun dönme hızı
ile başlar ve sadece matematiksel/bilimsel konularla bir dil oluşturur sonra da
mesajı söyler. Ayrıca tamamen işaretlerle basılmış altın diskte 10larca farklı
dilde selamlamalar bulunur, insan DNA’sı, Dünya’dan sesler, Dünya’nın evrensel
koordinatı ve birçok o dönemin hitleri var. 1 milyon yıl boyunca çalışır
durumda olacak. İnsan yapımı güneş sistemini terk eden bu iki gezgin birçok
sistemi kapalı olsa dahi bizlere hala nerede olduğunu ve neler yaptığını
bildirmeye 1977’den beri devam ediyor. Gezginlere bol şans diledikten sonra bir
sonra ki başlığımıza geçelim. Bu arada üzerinde Türkçe mesajda var ve içeriği:
”Merhaba Türkçe konuşan dostlarımız. Sabah-ı şerifleriniz hayrolsun!”. Bu
mesajı kim yazdı bilmiyorum ama eğer öğrenirseniz bana söyleyin, ona iki çift
lafım var.
Gelmiş ve Gelecek olan Mesajları Nasıl Çözüyoruz, Hangi Formatlarda
Gönderiyoruz (ki bizi anlasınlar)—Hadi Diyelim Bulduk Bir Tane: Uzaylı Dili
(Evet yaptık, çalıştık bu konuda ve oldukça da başarılıyız):
Bu kısım biraz derine inecek. Bu kısmı
atlayabilirsiniz bu kadar detaya inmek istemiyorsanız. Daha fazlası ve soruları
olanlar benimle asriilim@gmail.com üzerinden iletişim kurabilir, Paralel Evren
Sakini’nin dikkatine diye. İlk başta uzaylı dili “exolinguistic” olarak
literatürde geçer aynı zamanda “xenolinguistics” ve “astrolinguistic” olarak ta
geçer. Bu konuda bilim adamlarının birçok tartışmaları en sonunda evrensel bir
bilim üzerine kurulu ve bizim mesajımı alabilecek bir uygarlığın tahminen
geliştirdiği teknoloji üzerine kuruludur. Bunun ve bu dilin geliştirilmesinde
Carl Sagan’ın katkıları esirgenemez.
Bu konuda ki en büyük soru bu bilimsel temeli dil ve
mesajlar insanoğlu içinde bir dil mi, değil mi. Bu soruya birden fazla farklı
yönlerden ele alındığında en çok görev dil bilimcilere düşüyor.
Ayrıca bizler Dünya’da çok fazla sözsüz iletişim
kuruyoruz, alfabeler ve harflerle, tabelalarla, el hareketleri, mimikler,
simgeler, renklerle vb. Dikkate alınılması gereken ciddi bir konuda
“uzaylıların” hiçbir şekilde duyamadıkları, bizim duyu frekanslarımızdan
olmadığı en azından ya da tamamen işaret, telekinezi ve ya yazı ile iletişim kurdukları.
Bunun dışında Stephen Hawking başta olmak üzere bir
çok bilim insanı bu tür bir dil oluşturulup sürekli mesaj göndermemize şiddetle
eleştirip karşı çıkıyorlar. Bunun en temel sebebi olarak “uzaylı” uygarlıklara
yerimizi bildiriyor olmamız var. Ayrıca bir çok bilim insanı da kozmik telefon
“çaldığında” açamamamızın gerektiğini her seferinde dile getiriyorlar.
Ürettiğimiz diller ve içerikleri:
Astaglossa: 1963’te Lancelot Hogben tarafında
yayınlandı. Bu dil çok basitti ve kısa-uzun darbelerden oluşuyordu. Kısalar
sayıları uzunlar çıkarma, toplama gibi işlemleri temsil ediyordu.
Lincos (Lingua cosmica): Açılımı Desing of a Language
for Cosmic Intercourse (Kozmik temas için dil tasarımı), 1960’ta Hans
Freudenthal tarafından yayınlandı. Astaglossa’yı genişleterek daha iletişim
için kullanılabilir hale getiriyordu. (Yayın tarihlerini kontrol ettim
doğrular) Daha sonra bir çok bilim insanı Lincos’u inceledi, ayıca Carl
Sagan’ın yazdığı “Contact”(Mesaj(1997-film)) romanında ve filminde bu dil
kullanıldı.
Carl Sagan: Mesaj romanında başka bir yaşam formu ile
iletişim üzerine derinlemesine incelemenin dışında Gezgin 1 ve 2’nin
mesajlarını tasarladı. Bunun dışında kendisine ait ve kurgu olmayan bir uzaylı
dili iletişim kitabı yazdı, literatürde ki en iyilerden bir tanesidir.
Bilimin temellerine dayanan dil: Bu dil Carl Devito ve
Richard Oehrle tarafından eski tüm dilleri biraz daha bilimselleştirerek
üretildi.
Busch genel amaçlı binary dil: (Yalnız sinyalinde
kullanıldı)
Bunların dışında çoklu modlu iletişim formatlarımız ve
tamamen donanımsal yazılı ya da sistemli resim göndermelerimiz var:
Yazılılar ve sistemli resimler:
Pioneer uzay araçları: Pioneer 10 ve 11, sırasıyla
1972 ve 1973’te gönderildiler. İçlerinde Dünya’nın yerini, Güneş sistemimizin
şekli ve yârini, Galaksimizin şeklini ve yerini ve insanın şekli bulunuyor.
Voyager 1 ve 2 ( Gezgin 1 ve 2): Yukarıda bahsettiğim
için tekrardan anlatmayacağım.
Arecibo mesajı: 1974’te gönderdiğimiz bu mesaj 1679
piksel bir resimi 73 satır ve 23 kolon olarak gönderdi. 1’den 10’a kadar
sayıları ve bu sayıların manasının anlaşılması için hidrojen, karbon, nitrojen,
oksijen ve fosforun atom numaraları da gönderildi. Ayrıca şekerin formülü ve
insanın temel DNA nükleit yapıları ile birlikte DNA’nın ikili sarmal yapısı
gönderildi. Bunların dışında insanın şekli, Dünya’nın nüfusu, güneş siteminin
bir diyagramı ve gönderdiğimiz o gezegenin şekli ve fotoğrafı vardı.
Arecibo Mesajı |
Kozmik çağrı mesajları: Bu mesaj Arebico’nun mesajını
tekrardan göndermenin dışında yazı, ses ve video da yayınladı. Tüm her şeyden
önce ise mesajımız basit matematik formlardan başlayıp sayıları anlatıp
alfabeyi ve manasını gök cisimleri ile tasvir edip az çok gelişmiş her hangi
bir uygarlığın çözebileceği bir basamaklı sistem oluşturuyor. Ayrıca tüm
kullanılan kodlar ve sinyaller bozulamaya karşı dayanıklı olarak seçildi ve
kullanıldı.
Kozmik Çağrı |
Çoklu modlu mesajlar ve dilleri:
Gençlik Çağı Mesajı: Rus bilim insanları olan Zaitsev,
Gindili, Pshenichnner, Filippova ve gençler (bildiğimiz genç insanlar)
tarafından oluşturulup gönderildi. Mesaj 3 kısımdan oluşuyordu. 1. kısım Güneş’in
merkezinden gönderilmiş gibi algılanması için dalga boyu kayması içeren bir
sinyal ve ayrıca bir de açıkça duyulabilir birkaç ses sinyali. 2. kısım analog
bir sinyalden oluşmakla birlikte theremin şeklinde müzik melodileri vardı. Elektrik
müzik neredeyse monokromatik bir sinyaldi. Bu ilk uzaylılar için çalınana
konserdi. (Across the Universe’ü merak etmeyin o hala uzaya yaptığımız ilk
“müzik” anlamında müzikti). 3. kısım ise az önce çokça bahsettiğimiz Arebico
meajı gibi binary dijital kodlanmış çözülebilir bir mesajdı. Mesajın logotipi
Rusça ve İngilizce selamlamada içeriyor. Mesaj 6 tane farklı yıldıza ve onların
gezegen sistemlerine yayınlandı. En erken 2047’de en geç 2070’te ulaşacak
mesajlar, diğer 4 yıldızlara 2059 civarlarında olacak.
Kozmik Çağrı 2: Tekst, görüntü, video, müzik,
Dutil/Dumas mesajı ve ayrıca 1974’te gönderilmiş olan Arecibo mesajının bir
kopyası, bunun dışında 3 farklı özel formatta daha içeriyor.
Diğer mesaj türleri :
-
Algoritmik
Mesajlar
-
Doğal
dilde mesajlar
Sanırım biraz fazla derine indim. En iyisi çok daha
zevkli olan bir sonraki konu başlığımızla devam edelim.
Ki biz insanlar daha bir-iki yüzyıl öce
devletlerimiz-ülkelerimiz birbirleri ile tam olarak tanıştılar. Düşünün ilk
karşılaşanlar nasıl anlaştılar. Yukarıda ki dillerinde en temel noktasını bu
oluşturuyor. Ortak bir nokta ve değişmeyecek olan bilgilerin üzerinden
yükselmek.
Etkileşim—iletişim
kuramamamızın ya da onların sinyallerini alamamamızın mantıklı varsayımlar ile
açıklaması:
Bu
konuda ki en geçerli teoriler sırasız bir şekilde:
-
Uygarlık
skalası:
Yıllarca
süren araştırmalar sonucunda varılan sonuç her hangi bir zeki uygarlığın 5 tane ana dönüm noktası olduğunun
farkına vardılar. Daha sonra aynı deney çok basit görevleri yerine getirebilen
robotlar üzerinde denendi. Onlarda da benzer bir sonuç elde edildi. Bu uygarlık
skalasının en önemli seviyesi 1. seviye. Birinci seviyeyi geçmiş bir uygarlık
için devamını getirmek pekte zor değil. Biz insanoğlu olarak birinci seviyeyi
neredeyse bitirmek üzereyiz, en önemli dönemeçteyiz. Bilim adamlarının
tahminine göre 25 yıl ile 1 yüzyıl arasında bir süreden bahsediyoruz. Tamamlamamız
gereken en önemli büyük 3 şey ise sırasıyla global bir dil, gezegende tam ve
kalıcı barışın sağlanması ve tek bir yönetim yapısı(tek devlet değil,
konjonktür ve anlamsal olarak farklı bir yapı).
-
Tek
insan teorisi:
Bu teoriye göre evrende ki tek zeki varlık türü insan,
tek yaşam ise ya bizim gezegenimizde var ya da başka gezegenlerde çok basit
organik yapılar var.
-
Barışçıl
olmaları:
Bir diğer teori ise diğer zeki varlıkların çok fazla
barışçıl olup ya teknolojilerinin çok yavaş gelişmesi ya da hiçbir şekilde bir
şey geliştirmeden öylece yaşamalarını öngörür. Bir diğer olasılık ise
teknolojileri çok üst düzeyde olması ama çok barışçıl oldukları için yine
sadece kendi gezegenler ve çevresinde barışçıl bilim aktiviteleri
sürdürdüğüdür. Bu teorinin tam aksi bir teori ise çok fazla savaşçı
olmalarıdır. Bu diğer teoriye göre uygarlık her hangi bir aşamada (1. uygarlık
seviyelerine yakın olması daha olası) kendi uygarlıklarının tamamen yok olması.
-
Yeterli
süreyi bulamamaları:
Bildiğiniz üzere dünyamızın oluşması çokça düşük
olasılıklar üzerine kurulu. Belki de diğer gezegenlerde ki uygarlıklar bizlere
göre daha şanssızlardı ve çok yaşlı bir gezegende çok genç bir hayata sahipler.
Diğer bir olasılıksa onların bizlere göre çokça yavaş gelişmesi (sonuçta yazıyı
keşfedeli 5bin yıl oldu ve artık Mars’ı kolonileştirmeye başladık bile).
Bunların dışında 10larca daha teori
var. Yukarıda ki belirttiklerim genelde en çok kabul görenler.
Aldığımız Mesajlar (Evet var birkaç tane) ve Diğer 2 Gizemli Vaka (Bilimsel
bakış açısından):
İstanbul
Semalarında Gizemli Bir Vaka (2007-2009):
Elimizde ki bir video türünün tek
örneği olacak kadar nadir. Bu video İstanbul’da bir pro-amatör bir video kaydı.
Bu kayıt çekildiğinde medyanın yoğun ilgisini çekmişti. Kumburgaz, İstanbul’da
2007, 2008 ve 2009’da gerçekleşmişti. BU olayı türünün en nadir örneklerinden
birisi yapan, olayın gerçekleştiği gecelerden birisinde 12 farklı tanık vardı,
içlerinden birisi bu konularda uzman Dr. Roger Leir. Dr. Roger Leir bu olaya
şahit olduktan sonra, video kaydının bir kopyasını incelenmesi için Prof. Dr.
Zeki Eker’e (TUBİTAK Başkanı) ve Prof. José Atenas’a gönderdi. İkisi de bu
kayıtların oynanmadığını ve tamamen gerçek olduklarını, o gece ayrıca Dr.
Roger’in gördüklerinin kurgu olmadığının sonucuna vardılar. Daha sonra daha
derin araştırmalar için olaya NASA, SETI, Japonya, Rusya ve Türkiye’den
uzmanlarda incelediler, vardıkları sonuç yine aynıydı, her şey gerçekti.
Merak edenler için:
-
Kısa
Belgesel Bu konu Hakkında
Istanbul
(Ses Kaydı)Dr. Roger Leir Türkiye UFO vakasını anlatıyor
Prof. Dr. Zeki Eker’in Raporu
33 Dakikalık Kesit
Mario Valdes Görüntü Analizi
Çeşitli Türkiye UFO’ları
Kameranın Hakkında:
Kamera NTCS bazlı olup makimum 1.8’lik bir diyaframa sahipti. Canon DM-GRI-A.
Bu 3CCD 20x optik 100x bir harici tele-çevirici, 58 mm adaptör ile monte
edilmiş şekilde kaydı elde ediyordu. Tele-objektifin detayları ise Sony marka
vci hgd 1758 model lens, x 1.7.
Yalman Kamerayı Anlatıyor
Haktan Aktagan Video Açıklaması Bölüm 1
Haktan Aktagan Video Açıklması Bölüm 2
TÜBİTAK Raporu
Bu olay hakkında Türkçe kaynak bulmakta
zorlanmayacağınızı düşündüğüm için daha fazla derine inmiyorum, hala çözülmedi,
tek bildiklerimiz tüm çekimler ve tüm olay gerçek ama geçerli bir açıklamaya
sahip değil. SETI merkezinde gerçek olduğu onaylanıp çözülemeyen 1-2 video
vakasından birisi. Son olarak videoların linkini verip bir sonra ki gizemli
vakamız ile devam edeceğim.
2008 Orijinal Video
2009 Orijinal Video
2008 Gündüz Çekimi - Video
2009 Gündüz Çekimi - Video
Bu konuda birçok bilginin toplandığı blog:
Bu konu hakkında sorularınızı sorabileceğiniz araştırma merkezleri:
Seti
Sinyali SHGd00+19h (2000):
16 Temmuz 2000 yılında alındı bu mesaj, SETI
tarafından. Mesaj gelir gelmez sinyali çözme işlemleri başladı. Aralık 2000’de
varılan sonuç bu sinyalin muhtemel bir yardım çağrısı olduğu ihtimalinin yüksek
olduğuna varıldı. Daha sonra birçok kere aynı nokta dinlenildi ama bir sonuç
elde edilemedi. Daha sonra gelen bir bilgi ise bu sinyalin bir yardım çağrısı
olduğu ihtimalini çokça yükseltiyordu ve ayrıca neden başka sinyal almadığımızı
da açıklıyordu. NASA 2001’in başlarında aslında sinyalin geldiği gezegenin
yıldızının 18 Temmuz 2000’de, yani sinyalden 2 gün sonra, süpernova patlaması
ile patladığını keşfettiler. O civarda patlamadan sonra hiçbir şeyin kalmamış
olması bu sinyalin tam bir bilimsel gerçeklik statüsü kazanmasını engellemekle
birlikte bir yardım çağrısı ihtimalini arttırıyor.
Konunun hassasiyetinden dolayı ileri açıklamalar daha
yapılmadı ama SETI yetkilileri yukarıda ki yazılanların tamamını anlatan ve
onaylayan bir açıklama yaptılar.
Wow! Sinyali (1977):
Wow! sinyali, 15 Ağustos 1977'de SETI projesi
kapsamında uzaydan tespit edilen radyo sinyaliydi. Sadece 72 saniye süren
sinyal, Dr. Jerry R. Ehman tarafından Ohio Devlet Üniversitesi'ne ait Big Ear
(Büyük Kulak) radyoteleskopunda dar bantlı bir radyo sinyali olarak tespit
edildi. Sinyal, dünya dışı, hatta güneş sistemi dışı kökenli sinyallerden beklenen
tüm özelliklere uyuyordu. Medya tarafından büyük ilgi gören sinyal, tüm
çabalara karşın tekrar tespit edilememiştir.
Sinyalin yıldızlararası sinyallerden beklenen
özelliklere tamı tamına uymasına şaşıran Ehman, bilgisayar çıktısındaki izini
daire içine almış, sayfa kenarına "Wow!" (İngilizce hayret ünlemi,
"vay be!") yazdı. Bu ünlem, daha sonra sinyalin adı haline geldi.
Sinyalin teknik ayrıntılarını yazının sonunda bulabilirsiniz.
Big Ear |
Sinyalin gerçekliği:
Big Ear teleskopu sabitti ve gökyüzünü taramak için
dünyanın ekseni etrafındaki dönüşünü kullanıyordu. Dünyanın dönüş hızında, Big
Ear'ın gözlem penceresinin genişliği dikkate alındığında, teleskop gökyüzündeki
belli bir noktayı tam olarak 72 saniye boyunca tarayabilmekteydi. Bu nedenle
bir dünyadışı sinyalin 72 saniye sürmesi beklenirdi, sinyal ilk 36 saniye
boyunca güçlenmeli, daha sonra zayıflamalıydı - bu süreler, Wow! sinyalinin
süresiyle tamamen örtüşür.
Dolayısıyla, Wow! sinyalinin gerek uzunluğu, gerekse
süresi, dünyadışı bir kaynağa işaret etmektedir.
Gerçek olmadığına dair savlar:
Wow!'un daha zayıf bir sinyalin yıldızlararası
titremesi sonucu güçlenmiş hali olduğu - yıldızların ışıklarının titreşmesi
benzeri - öne sürülmüştür. Ancak Very Large Array gibi güçlü bir teleskop
sistemi bile sinyali tespit edememiştir. Ayrıca, Very Large Array'in tespit
edemediği bir sinyali, yıldızlararası titreşim nedeniyle Big Ear'ın tespit
edebilme ihtimali düşüktür. Ayrıca yıldızlarası bir titreşim sinyalinin hala
mevcut olması beklenir, bu da dünya dışı bir kaynak olduğunu daha da destekler.
Ehman, sinyalin dünyadışı kökenli olduğu konusunda
şüphelerini dile getirmiştir: "50 kere baktığımıza göre onu bir kez daha
görebilmeliydik. Bana öyle geliyor ki, bu, dünyadan kaynaklanan bir sinyalin uzayda
bir enkaz parçası tarafından geri yansıtılmış haliydi." Burada yine
sinyalin 72 saniye sürmesi bunun doğru olmadığının kanıtıdır. Dünyanın
yörüngesinde ki her hangi bir cisim aynı noktada 72 saniye boyunca kalması
tamamı ile imkânsızdır. Bunun dışında o gece o bölgede uçan her hangi bir uçak
yoktu ki ayrıca 1420 MHz frekansı, dünyadaki telsiz vericileri için yasak
bölgedir. 1420 MHz ve civarları birçok teknik sebepten dolayı neredeyse asla
kullanılmaz.
Daha sonra yapılan araştırmalar bu mesajın bilimsel
camiada onaylanmasını sağlamıştır. Sinyal hala çözülememiştir, çözebilene çok
büyük miktarda bir ödül verilmektedir.
Sinyal Gücü-Zaman Grafiği |
Sinyalin Matematiksel Kodu ve El Yazısı |
Mesajın Geldiği Nokta |
Stephen Hawking’in bu mesajın üstünde bir çalışması ve
yorumu var. Kısacası o da bu sinyalin gerçek olduğunu dile getirip bazı
yorumlamalar yapıyor: https://www.youtube.com/watch?v=2Neo_1LGVqE
Daha sonra mesajın geldiği yere birçok cevap gönderdi.
10larca kere aynı noktayı dinledik ama hala her hangi yeni bir veri elde
edemedik.
Meraklısına sinyalin teknik detayları:
Daire içine alınan "6EQUJ5" kodu, sinyalin
yoğunluk değişimini göstermektedir. Boşluk 0 ila 0,999 arası yoğunluğu, 1 ila 9
rakamları kendilerine karşılık gelen 1,000 - 9,999 arası yoğunlukları,
harflerse bunun üzerindeki yoğunlukları (A=10,000-10,999, B=11,000-11,999, vs.)
göstermektedir. "U" değeri, bu teleskopla tespit edilen en yüksek
yoğunluktur (30,000-30,999 arası). Buradaki "yoğunluk", bir birimi
değil, sinyal/parazit oranını verir. Parazit, belli bir bantta geçen birkaç
dakika içinde tespit edilen miktarın ortalaması olarak ölçülür.
Sinyalin bant genişliği 10 kHz'in altındadır
(çıktıdaki her sütun 10 kHz genişliğinde bir kanala tekabül etmekte olup,
sinyal sadece tek bir sütunda görülmektedir). Frekans olarak 1420,356 MHz (J.
D. Kraus) ve 1420,456 MHz (J. R. Ehman) değerleri öne sürülmüştür. Bu
değerlerin her ikisi de 1420,405 MHz'deki hidrojen hattına yakındır. İki eşlek
konsayısı öne sürülmüştür:
Bahar açısı = 19s22d22s ± 5s
Bahar açısı = 19s25d12s ± 5s
Yükselim (her iki konsayı için) = -27°03´ ± 20´ (tarih
başı B1950.0).
Gökyüzünün bu yöresi, Yay Takımyıldızı'nda, 5.
kadirden yıldız Chi-1 Sagittarii'nin yaklaşık 2,5 derece güneyinde yer alır.
--—o—--
Olayı tamamen basite indirgersek önümüzde iki seçenek
var: Ya koskoca, devasa bu evrende yalnızız, ya da başkaları da var. Artur C.
Clarke’ın da dediği gibi bu iki olasılıkta aynı derecede ürkütücü.
Bonus:
Dünya’dan çıkan ilk yıldızlararası mesaj yukarıda ki listede yoktu çünkü
formatı farklıydı, ama ilk gönderilendi (1962) içeriği: Dünya, Barış, Lenin,
Sovyet Rusya. Aynı noktada ki gezegen sistemine daha sonra 2 kere de
Amerikalılar mesaj gönderdiler. 1962’de gönderilen ilk mesajımız şimdilerde 53
ışık yılı mesafe kat etmiş durumda, eğer bu sinyalimize bir cevap gelecekse
2029’da en erken gelecektir, hazırlıklı olun.
Büyük
soru, her hangi bir cevap almaya hazır mıyız?
Bir
bonus daha: Biz insanoğlunun, Dünya’nın çocuklarının uzayı nasıl keşfetmemiz
gerektiği, önümüzde ki engeller—ve çözümleri, NASA’nın ve ESA’nın en yeni
projeleri bir sonra ki yazım olacak. (Küçük bir sürpriz: NASA çok
yakınlarımızda bazı küçük uzaylıların varlığına dair kanıt buldu.)
Son
olarak hepinizi seviyorum, galaksiniz hep hayat ve umut taşısın. Bir sonrakine
kadar esenlikle kalınız.
Diğer Yazılar:
0 yorum(lar):