Reklam

MODERN İNSANIN PUTLARI VE ZÜHD


Allah'ın sana verdiği her şeyde ahiret
Yurdunu ara bu arada dünyadan da nasibini
Unutma ((28/77))
Puta tapan insanları gülünç bulan insanlara bu seslenişim. Kulaklarınızı iyice açın ve etrafıma toplanın.Duyacaklarınız rahatsız edecek belki yada dinlemek istemeyeceksiniz yada. Televizyonun sesini kısın ve fikirle idrakin çığlığına kulak verin şimdi. O kırıldığını sandığınız putlar aramızda.Hatta daha kötüsü kalbimizde yıkılması güç bir saltanat kurmuşlar. İdeolojiler çağından çıkan insanlık kendisine yeni putlar aramaya başladı.Putlar yani Kendisine Allah'ı unutturan her şey.yani Allah’dan daha çok sevilen her şey. İtirazı bırakın bir kenara, önceki cümlenin hayreti içinde olmayı da. Hiç Allah dan daha çok sevilir mi bir şey dediniz. Bırakın kendinizi bir süreliğine kandırmayı. Şimdi dinleyin beni. ideolojileri atlatan insanlık harcama ve müreffeh olmanın derdine düştü. Rahatlığı lükse rağbet etmeye, dünya hayatını esas edinmeye başladı. Bu uğurda her şeyi kaybetmeyi göze aldı farkında olmadan Ahireti bile. Kalbimize dünyevileşme yavaş yavaş sızdı ve hakim oldu belki en dindar sandıklarımızın içine bile. Allah'a ait olan kalb dünyevileşmenin sarhoşluğuyla ameli hezeyanlara kadeh kaldırdı. Zühdü anlatmadan bunları söylemek istedim. Hastaya reçete yazan doktor hastalığı söyler zira. Tasavvufun ilk dönemi Zühd dönemidir. Zühd demek: Dünyadan yüz çevirmek, nefsi masaviya(Allah dan başka her şeye) meyil ve sevgiden alı koymaktır(Cürcani, Tarifat)
Zühd tariften de anlaşılacağı üzere Dünyaya karşı maddi ve manevi tavır almanın ifadesidir. İlk dönemlerden bu yana Zühdün ne olup olmadığı tartışıldı. Bazı sufiler bütün her şeyden el etek çekmek derken bazıları da Kalbi dünya sevgisinden arındırmak olduğunu söylediler. Mevlana'nın ifadesi ikinci güruhu destekler mahiyettedir:‘’Dünya nedir ? O, Allah dan gafil olmaktır;kumaş,gümüş evlat ve kadın değildir.’’ İnsanın malı mülkü olması zahid(zühd sahibi) olmasına engel değildir. İyi mal iyi kişi için ne iyidir. Zühd sahibi olmak bu noktada Allah'ı unutmadan Dünyadaki her şeyde Allah'ı görmeye çalışmak verilen nimetleri sadece lezzet için değil; Belki Şükür etmek için yemek olduğunu fısıldıyor hakikat. Ebu Hanife'ye bir adam gelerek şöyle der: Ey imam benim dört atım var. Ne zaman namaza dursam hep onlar aklıma geliyor; seninse bir sürü atın var(Ebu Hanife zengin bir insandır uluslar arası ticaretle de meşguldür) Hiç aklına gelmiyor mu diye sormuş. Ebu Hanife'nin cevabı beklide bütün yazacaklarımı özetleyecek niteliktedir.Şöyle der: Ben atları ahıra bağlıyorum;kalbime değil !



Öyle ya nasıl alış veriş, ticaret,mal,mülk,makam,şöhret gözünü ahirete ve bilhassa Allah rızasına dikmiş insana nasıl tereddüt geçirtebilir ? Bizi bu derece dünyaperest yapan nedir ? O hiç bitmek bilmeyen arzularımız ve hiç ölmeyecekmiş gibi yaşamamız değil mi? Yaptığımız kaç işte Allah'ı aradık ?
Oysaki Rahmanın has kullarını onu hatırlatmaktan hiçbir şey alıkoymazdı. Hiç ölmeyecekmiş gibi yaşayanlar duyun:Her canlı ölümü tadacaktır.Tekrar konumun ana gövdesine dönersem şöyle ki İslam Tasavvufunda zühd, İnsanlar müreffeh bir hayat sürerken ortaya çıkmış ve gelişmiştir. Batıda ki diğer mistikler hareketlerin tersine olmak üzere yada İran ve hindekilerin. İslamdan başka toplumlarında gözüken zühd benzeri hareketler onlar ahret için değil dünya onları hırpalayıp dünyadan artık hiçbir beklentisi kalmadıkları zamanda yönetmişlerdir. İslam Tasavvufu Resulullah(sav) sünnetini esas tutarak(Zira o, Mekke müşriklerinin, İslamı tebliğden vazgeçerse onu Mekkeye reis yapıp,servet verip,en güzel kızları ona nikahlayacaklarını söylemelerine zerre meyl etmemiştir. Ahireti esas maksat tutup karnına taş bağladı, hasırın izleri mübarek vücudunda belirdi) Dünyaya karşı tavır aldılar. Hasan Basri Cüneyd Bağdadi,Seri Sakati vb Sufiler bu yolu ihtiyar ettiler.Ahireti esas maksat tuttular. Böyle yapmakla birlikte,Şeriatın emirlerine tam bir sadakat,Resulullah(sav) sünnetine titiz bir şekilde ittiba ettiler Kısaca onlar Allah'ın ahlakıyla ahlaklandılar.

0 yorum(lar):